Bütüncül Şifa
Bütüncül Şifa
Bütüncül Şifa
Taşların Gizil Gücüyle
Şifalanma Sanatı
But first, coffee
In the heart of a bustling city in 1970, there was a cozy street-side coffee shop named "The Steaming Cup." It was a hub where locals from all walks of life gathered. The shop featured wooden tables carved with decades of initials and was often filled with the sounds of spirited discussions and the rich aroma of brewed coffee.
Every morning, Mr. Jacobs, the elderly tailor, sipped his black coffee at his favorite corner table, observing the lively interactions around him. Nearby, young poets scribbled verses in tattered notebooks, inspired by the hum of soft rock music that drifted through the air.
tahtları, sultanların kaftanları, kılıçları, miğferleri ve yüzükleri de denğerli taşlarla süslenmiştir.
Peki bir taşı değerli kılan sadece dayanıklılığı, güzelliği ve nadir bulunması mıdır? Hayır! Pek çok kişi, binlerce yıldır taşların enerjisinden, bolluk, bereket ve şifasından faydalanmıştır.
Allah ölümden başka her dert ve hastalık için şifa vermiştir. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim, önleyici tıp bilgileri içeren pek çok emir, yasak ve tavsiyelerle doludur.
duğu yazıldır. Göğüslüğünün üzerine on iki farklı taş işlenmiştir. Kur'an'da, Rahman suresinde ise inci, mercen ve yakuttan bahsedilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ise akik taşından yüzük takmıştır. Bu yüzük daha sonra Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman tarafından da kullanılmıştır. Ancak Hz. Osman yüzüğü kaybedince aynısını tekrar yaptırmıştır, o yüzük günümüzde hala Toptakı Sarayı'nda sergilenmektedir.
Hadislerde, cennetteki köşklerin tuğralarında ve yapıtaşlarında zebercet, zümrüt, inci, mercan ve yakut gibi taşlar kullanıldığı anlatılır. Osmanlı hanedanlarının
Biyoenerji Nedir?
Biyoenerji binlerce yıl önce Tibet bölgesindeki Şamanlar tarafından, insanların iyileştirme amacıyla kullanılıyordu. Bu uygulamalar daha sonra Çin'den Orta Asya'ya, Mısır'dan Roma'ya kadar çok çeşitli kültürlere aktarıldı.
Biyoenerji hepimizde var olan doğal yaşam enerjisi ve yaşam kaynağıdır. Kaynaklar biyoenerjiyi, 'ruhsal yaşam' ya da 'enerji toprağı' olarak da adlandırıyor. Çoğumuz bu yerimizi çarpı çanmaz açığında hemen orayı tutarız ya da ellerimizle ovarız. Bunun sebebi; içsel bir bilgiye kendimize şifa veriyor olmamızdır.
Biyoenerjiye, Çin tıbbında Çi (yaşam enerjisi), Tibet ve Hindistan'da ise Prana adı verilir. Biyoenerji de vücut bir bütün olarak ele alınır. Biyoenerji çalışmaları bağışıklık sistemini güçlendiriciği gibi tüm bedene yapılan bir akort gibidir.
Reiki, qigong, terapötik dokunma, uzaktan şifa, ruhsal şifanın farklı uygulamalarıdır. Biyoenerji yakından veya uzaktan el teması olmadan öncelikle enerjiyi aktive edip ardından sadece enerji akışıyla yapılan bir çalışmadır.
Kaliteli ve dengeli bir yaşam sürebilmemizin için yaşam enerjimiz önemlidir. Yaşam enerjimizin dengede olabilmesi için meditasyon, yoga, ruha iyi gelen müzik dinlemek, pozitif düş-
Dikkat neredeyse, enerji oradadır. Tüm dikkatini aldığın nefese odakladığında bu ana gelirsin. Nefes farkındalığı beyini değiştirir. Yap-tığımız şeyi farkındalıkla yapmadığımızda, otomatik pilotlan hareket ettiğimizde kendimizle ve çevremizle bağlantımız kopmuş demektir. Bağlantıya geçmek bir nefes alış kadar basittir.
Dikkat neredeyse, enerji oradadır. Tüm dikkatini aldığın nefese odakladığında bu ana gelirsin. Nefes farkındalığı beyini değiştirir. Yap-tığımız şeyi farkındalıkla yapmadığımızda, otomatik pilotlan hareket ettiğimizde kendimizle ve çevremizle bağlantımız kopmuş demektir. Bağlantıya geçmek bir nefes alış kadar basittir.
ünmek gibi ruhumuzu besleyecek her şey enerjimizi artırır. Olumsuz düşünmek, sağlıksız ve mevsim dışı beslenmek ve hareketsiz bir yaşam enerjimizi düşürür.
Günde beynimizden ortalama 60.000 – 80.000 arasında düşünce geçiyor yani kafamızın içinde çok hızlı akan bir trafik var ve pek çok biz düşüncelerle nasıl başa çıkacağız? Cevabı çok basit kendimizi bağlantıya geçirecek. Bunu yapma yöntemimiz ise nefes farkındalığı olacak.
Beynimiz hızlı nefes alışverişlerimizde, bir tehlike altında olduğuna dair bir mesaj alır ve bu sempatik sinir sistemimde “kaç-savaş-don” tepkisi ile hareket etmemize hatta tetikte olmamıza neden olur.
böbreküstü bezlerinde adrenalin ve noradrenalin salgılanmasına neden olur. Beynimiz, bedenimiz ve nefesimiz yoğun stres altındayken, bu stresin etkileriyle devam eder ta ki biz parasempatik sinir sistemimizin devreye sokana kadar. Bu da derin, sakin ve uzun nefesler ile mümkün olur.
But first, coffee
In the heart of a bustling city in 1970, there was a cozy street-side coffee shop named "The Steaming Cup." It was a hub where locals from all walks of life gathered. The shop featured wooden tables carved with decades of initials and was often filled with the sounds of spirited discussions and the rich aroma of brewed coffee.
Every morning, Mr. Jacobs, the elderly tailor, sipped his black coffee at his favorite corner table, observing the lively interactions around him. Nearby, young poets scribbled verses in tattered notebooks, inspired by the hum of soft rock music that drifted through the air.
tahtları, sultanların kaftanları, kılıçları, miğferleri ve yüzükleri de denğerli taşlarla süslenmiştir.
Peki bir taşı değerli kılan sadece dayanıklılığı, güzelliği ve nadir bulunması mıdır? Hayır! Pek çok kişi, binlerce yıldır taşların enerjisinden, bolluk, bereket ve şifasından faydalanmıştır.
Allah ölümden başka her dert ve hastalık için şifa vermiştir. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim, önleyici tıp bilgileri içeren pek çok emir, yasak ve tavsiyelerle doludur.
duğu yazıldır. Göğüslüğünün üzerine on iki farklı taş işlenmiştir. Kur'an'da, Rahman suresinde ise inci, mercen ve yakuttan bahsedilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ise akik taşından yüzük takmıştır. Bu yüzük daha sonra Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman tarafından da kullanılmıştır. Ancak Hz. Osman yüzüğü kaybedince aynısını tekrar yaptırmıştır, o yüzük günümüzde hala Toptakı Sarayı'nda sergilenmektedir.
Hadislerde, cennetteki köşklerin tuğralarında ve yapıtaşlarında zebercet, zümrüt, inci, mercan ve yakut gibi taşlar kullanıldığı anlatılır. Osmanlı hanedanlarının
Biyoenerji Nedir?
Biyoenerji binlerce yıl önce Tibet bölgesindeki Şamanlar tarafından, insanların iyileştirme amacıyla kullanılıyordu. Bu uygulamalar daha sonra Çin'den Orta Asya'ya, Mısır'dan Roma'ya kadar çok çeşitli kültürlere aktarıldı.
Biyoenerji hepimizde var olan doğal yaşam enerjisi ve yaşam kaynağıdır. Kaynaklar biyoenerjiyi, 'ruhsal yaşam' ya da 'enerji toprağı' olarak da adlandırıyor. Çoğumuz bu yerimizi çarpı çanmaz açığında hemen orayı tutarız ya da ellerimizle ovarız. Bunun sebebi; içsel bir bilgiye kendimize şifa veriyor olmamızdır.
Biyoenerjiye, Çin tıbbında Çi (yaşam enerjisi), Tibet ve Hindistan'da ise Prana adı verilir. Biyoenerji de vücut bir bütün olarak ele alınır. Biyoenerji çalışmaları bağışıklık sistemini güçlendiriciği gibi tüm bedene yapılan bir akort gibidir.
Reiki, qigong, terapötik dokunma, uzaktan şifa, ruhsal şifanın farklı uygulamalarıdır. Biyoenerji yakından veya uzaktan el teması olmadan öncelikle enerjiyi aktive edip ardından sadece enerji akışıyla yapılan bir çalışmadır.
Kaliteli ve dengeli bir yaşam sürebilmemizin için yaşam enerjimiz önemlidir. Yaşam enerjimizin dengede olabilmesi için meditasyon, yoga, ruha iyi gelen müzik dinlemek, pozitif düş-
Dikkat neredeyse, enerji oradadır. Tüm dikkatini aldığın nefese odakladığında bu ana gelirsin. Nefes farkındalığı beyini değiştirir. Yap-tığımız şeyi farkındalıkla yapmadığımızda, otomatik pilotlan hareket ettiğimizde kendimizle ve çevremizle bağlantımız kopmuş demektir. Bağlantıya geçmek bir nefes alış kadar basittir.
Dikkat neredeyse, enerji oradadır. Tüm dikkatini aldığın nefese odakladığında bu ana gelirsin. Nefes farkındalığı beyini değiştirir. Yap-tığımız şeyi farkındalıkla yapmadığımızda, otomatik pilotlan hareket ettiğimizde kendimizle ve çevremizle bağlantımız kopmuş demektir. Bağlantıya geçmek bir nefes alış kadar basittir.
ünmek gibi ruhumuzu besleyecek her şey enerjimizi artırır. Olumsuz düşünmek, sağlıksız ve mevsim dışı beslenmek ve hareketsiz bir yaşam enerjimizi düşürür.
Günde beynimizden ortalama 60.000 – 80.000 arasında düşünce geçiyor yani kafamızın içinde çok hızlı akan bir trafik var ve pek çok biz düşüncelerle nasıl başa çıkacağız? Cevabı çok basit kendimizi bağlantıya geçirecek. Bunu yapma yöntemimiz ise nefes farkındalığı olacak.
Beynimiz hızlı nefes alışverişlerimizde, bir tehlike altında olduğuna dair bir mesaj alır ve bu sempatik sinir sistemimde “kaç-savaş-don” tepkisi ile hareket etmemize hatta tetikte olmamıza neden olur.
böbreküstü bezlerinde adrenalin ve noradrenalin salgılanmasına neden olur. Beynimiz, bedenimiz ve nefesimiz yoğun stres altındayken, bu stresin etkileriyle devam eder ta ki biz parasempatik sinir sistemimizin devreye sokana kadar. Bu da derin, sakin ve uzun nefesler ile mümkün olur.
But first, coffee
In the heart of a bustling city in 1970, there was a cozy street-side coffee shop named "The Steaming Cup." It was a hub where locals from all walks of life gathered. The shop featured wooden tables carved with decades of initials and was often filled with the sounds of spirited discussions and the rich aroma of brewed coffee.
Every morning, Mr. Jacobs, the elderly tailor, sipped his black coffee at his favorite corner table, observing the lively interactions around him. Nearby, young poets scribbled verses in tattered notebooks, inspired by the hum of soft rock music that drifted through the air.
tahtları, sultanların kaftanları, kılıçları, miğferleri ve yüzükleri de denğerli taşlarla süslenmiştir.
Peki bir taşı değerli kılan sadece dayanıklılığı, güzelliği ve nadir bulunması mıdır? Hayır! Pek çok kişi, binlerce yıldır taşların enerjisinden, bolluk, bereket ve şifasından faydalanmıştır.
Allah ölümden başka her dert ve hastalık için şifa vermiştir. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim, önleyici tıp bilgileri içeren pek çok emir, yasak ve tavsiyelerle doludur.
duğu yazıldır. Göğüslüğünün üzerine on iki farklı taş işlenmiştir. Kur'an'da, Rahman suresinde ise inci, mercen ve yakuttan bahsedilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ise akik taşından yüzük takmıştır. Bu yüzük daha sonra Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman tarafından da kullanılmıştır. Ancak Hz. Osman yüzüğü kaybedince aynısını tekrar yaptırmıştır, o yüzük günümüzde hala Toptakı Sarayı'nda sergilenmektedir.
Hadislerde, cennetteki köşklerin tuğralarında ve yapıtaşlarında zebercet, zümrüt, inci, mercan ve yakut gibi taşlar kullanıldığı anlatılır. Osmanlı hanedanlarının
Biyoenerji Nedir?
Biyoenerji binlerce yıl önce Tibet bölgesindeki Şamanlar tarafından, insanların iyileştirme amacıyla kullanılıyordu. Bu uygulamalar daha sonra Çin'den Orta Asya'ya, Mısır'dan Roma'ya kadar çok çeşitli kültürlere aktarıldı.
Biyoenerji hepimizde var olan doğal yaşam enerjisi ve yaşam kaynağıdır. Kaynaklar biyoenerjiyi, 'ruhsal yaşam' ya da 'enerji toprağı' olarak da adlandırıyor. Çoğumuz bu yerimizi çarpı çanmaz açığında hemen orayı tutarız ya da ellerimizle ovarız. Bunun sebebi; içsel bir bilgiye kendimize şifa veriyor olmamızdır.
Biyoenerjiye, Çin tıbbında Çi (yaşam enerjisi), Tibet ve Hindistan'da ise Prana adı verilir. Biyoenerji de vücut bir bütün olarak ele alınır. Biyoenerji çalışmaları bağışıklık sistemini güçlendiriciği gibi tüm bedene yapılan bir akort gibidir.
Reiki, qigong, terapötik dokunma, uzaktan şifa, ruhsal şifanın farklı uygulamalarıdır. Biyoenerji yakından veya uzaktan el teması olmadan öncelikle enerjiyi aktive edip ardından sadece enerji akışıyla yapılan bir çalışmadır.
Kaliteli ve dengeli bir yaşam sürebilmemizin için yaşam enerjimiz önemlidir. Yaşam enerjimizin dengede olabilmesi için meditasyon, yoga, ruha iyi gelen müzik dinlemek, pozitif düş-
Dikkat neredeyse, enerji oradadır. Tüm dikkatini aldığın nefese odakladığında bu ana gelirsin. Nefes farkındalığı beyini değiştirir. Yap-tığımız şeyi farkındalıkla yapmadığımızda, otomatik pilotlan hareket ettiğimizde kendimizle ve çevremizle bağlantımız kopmuş demektir. Bağlantıya geçmek bir nefes alış kadar basittir.
Dikkat neredeyse, enerji oradadır. Tüm dikkatini aldığın nefese odakladığında bu ana gelirsin. Nefes farkındalığı beyini değiştirir. Yap-tığımız şeyi farkındalıkla yapmadığımızda, otomatik pilotlan hareket ettiğimizde kendimizle ve çevremizle bağlantımız kopmuş demektir. Bağlantıya geçmek bir nefes alış kadar basittir.
ünmek gibi ruhumuzu besleyecek her şey enerjimizi artırır. Olumsuz düşünmek, sağlıksız ve mevsim dışı beslenmek ve hareketsiz bir yaşam enerjimizi düşürür.
Günde beynimizden ortalama 60.000 – 80.000 arasında düşünce geçiyor yani kafamızın içinde çok hızlı akan bir trafik var ve pek çok biz düşüncelerle nasıl başa çıkacağız? Cevabı çok basit kendimizi bağlantıya geçirecek. Bunu yapma yöntemimiz ise nefes farkındalığı olacak.
Beynimiz hızlı nefes alışverişlerimizde, bir tehlike altında olduğuna dair bir mesaj alır ve bu sempatik sinir sistemimde “kaç-savaş-don” tepkisi ile hareket etmemize hatta tetikte olmamıza neden olur.
böbreküstü bezlerinde adrenalin ve noradrenalin salgılanmasına neden olur. Beynimiz, bedenimiz ve nefesimiz yoğun stres altındayken, bu stresin etkileriyle devam eder ta ki biz parasempatik sinir sistemimizin devreye sokana kadar. Bu da derin, sakin ve uzun nefesler ile mümkün olur.
Önsöz
Önsöz
Önsöz
İşte size kadim zamanlardan beri bir şifa yöntemi olarak uygulanagelen ve günümüzde gittikçe geniş kitlelerin ilgisini çeken ve insan varlığını bütüncül olarak iyileştirmeyi amaç edinen bir uygulamayı, bir şifa yöntemini anlatan bir kitap.
Taşlar, dünyanın DNA'larını, evrimin kimyasal mühürlerini üzerinde taşıyan dünyanın en önemli oluşumlarıdır. Dünyayı şekillendiren güçlerin silinmez bilinciyle, enerjisiyle ve gizil gücüyle dopdoludurlar. Bu yüzden de bedenin iyileşme gücüne katkı sağlamak, içimizdeki eczaneye, içimizdeki şifayı ve şifacıya bir kapı aralamak için geçmişten günümüze insan sağlığıyla ilgilenen şifacıların, hekimlerin tedavi yöntemleri arasında yer almıştır.
Bu kitapta okuyucu; Toksik, olumsuz düşüncelerin insan varlığını nasıl endişeye, kaygıya sevk ettiğini ve bunu iyileştirmek için taşların gizeminden nasıl faydalanabileceği, Biyoenerji yöntemiyle şifalanma uygulamaları, Canlı ve cansız bütün maddeleri çevreleyen enerji alanı auranın eterik beden, duygusal ve zihinsel beden olarak taşlarla şifalanması, Bedenimizdeki yaşam enerji merkezleri olan çakraları açık, temiz, canlı ve diri tutulması için taşlarla şifalanma uygulamaları, Şifalı taşlarla uygulama yapan kişilerin şifalanma süreciyle ilgili bilgileri bulacaktır. Bilgilendirme açısından çok önemli değer sahibi olan bu çalışma, hem okunması hem de başvurulması çok kolay bir kaynak olarak bütüncül şifa ile ilgilenen okuyucular için kaleme alındı.